İş kazası nedir?
İş kazası, işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya
vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olaydır. Bu tanımın yanı sıra
WHO, ILO gibi kuruluşların da çeşitli iş kazası tanımları bulunmaktadır. Birden fazla tanımı
olan iş kazasının hukuki açıdan önem arz eden tanımı ise 5510 Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunun 13. Maddesinde yer almaktadır. Bu maddeye göre iş kazası,
a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b) (Değişik: 17/4/2008-5754/8 md.) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle
sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere
gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) (Değişik: 17/4/2008-5754/8 md.) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek
için ayrılan zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında,
meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren
olaydır.
İş kazası şartları nelerdir?
İş kazasından söz edebilmemiz için öncelikle kanundaki unsurların mevcut olması
gerekmektedir. İşçi 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
çerçevesinde sigortalı olmak zorundadır. Bir diğer husus işçinin yaşadığı bu olaydan ötürü bir
zarara uğraması gerekmektedir. Zarar ile olay arasında uygun illiyet bağı bulunmalı ayrıca
görülen iş ile kaza arasında da uygun illiyet bağı bulunmalıdır. Fakat bu uygun illiyet bağı
mücbir sebep, işçinin ağır kusuru, üçüncü kişilerin kusuru sebebiyle ortadan kalkabilir. Son
olarak ise 5510 sayılı kanunun 13.maddesinde sayılan şartların birinin varlığı gerekmektedir.
Bu unsurların bir arada olduğu durumlarda iş kazasından söz edebiliriz.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, olayın iş kazası olarak kabul edilebilmesi için olaya maruz
kalan kişinin 5510 sayılı Kanunun 4. maddesi anlamında sigortalı olması, olayın, 5510 sayılı
Kanunun 13. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde
meydana gelmesi koşuldur. Başka bir anlatımla, olayın, iş kazası sayılabilmesi için iki
koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunludur.(Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/22488 E.
2016/1895 K.)
İş kazasının gerçekleşmesi durumunda işverenin yükümlülükleri nelerdir?
İşveren kazayı derhal kazanın gerçekleştiği yerde bulunan kolluk kuvvetlerine bildirmelidir.
Ve 3 iş günü içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirmek zorundadır. Kazadan hemen
sonra gereken sağlık kontrolleri ve yardımları yapılmalı, ayrıca bir iş yeri kaza raporu
düzenlenmelidir.
İş kazası sonrası işçinin hakları nelerdir?
• İşçiye, kaza sonrası geçici iş göremezlik süresince günlük geçici iş göremezlik
ödeneği verilir.
• Eğer işçi kaza sonrası tamamen iyileşememesi sebebiyle meslekte kazanma
gücünden mahrum kalır ise sürekli iş göremezlik ödeneği bağlanır.
• İşçi, iş kazası neticesinde yaşamını yitirir ise hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanır. Bu
aylığın bağlanması, işçinin çalıştığı süreye bağlı değildir.
• İşçinin yakınlarına cenaze masrafları için cenaze ödeneği verilir.
• İşçinin gelir bağlanmış eş ve çocuklarına evlenme ödeneği verilir.
• İşçi eğer dilerse işverene karşı maddi ve manevi tazminat talep edebilir.
• İşçi vefat etmiş ise yakınları da destekten yoksun kalma davası açabilirler.
İş kazası neticesinde açılacak davalar nelerdir?
İşçi iş kazası neticesinde, ortaya çıkan zararları için maddi ve manevi tazminat davası açabilir.
İşçi kaza sonrası ruhen veya bedenen bir zarara uğramış ise bu zararın giderilmesi adına Türk
Borçlar Kanunu uyarınca maddi tazminat davasını açma hakkı söz konusudur.
Bu tazminatın içinde işçi, ölmemiş fakat bedensel bir zarara uğramışsa kaza sebebiyle ortaya
çıkan kazanç kaybını, tedavi sürecinde yaptığı harcamaları, çalışma gücünün azalmasından
dolayı yaşadığı kayıpları talep edebilir. Lakin iş kazasından sonra ölüm hadisesi gerçekleşmiş,
bu hadise gerçekleşmeden önce tedavi görmüşse tedavi için yaptığı giderleri ve cenaze
giderlerini talep edilebilir. Ayrıca işçinin vefatıyla desteğinden yoksun kalan kişiler, destekten
yoksun kalma tazminatı alabilirler.
Destekten yoksun kalma tazminatı, işçinin iş kazası sonrasında ölmesi halinde yakınları,
işçinin sağladığı destekten yoksun kalır ise başvurdukları tazminat türüdür. Kişilerin bu
tazminatı alabilmeleri için iki önemli husus vardır. Öncelikle talep eden yakınların, işçinin
desteğine ihtiyaçları olmalı bir diğer husus ise ölen işçi hayatta iken yakınlarına yardım
edecek güce sahip olmalıdır.
Manevi tazminat davasını, iş kazasında zarara uğrayan işçi veya vefat eden işçinin yakınları
açabilirler. Miktarı hakimin takdirine bağlı olmakla beraber hakim somut olayı, tarafları,
illiyet bağını, zarar durumlarını ve tarafların maddi güçlerini göz önüne alarak karar verir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, “Yine Borçlar Kanunu’nun 47. (TBK 56) maddesi hükmüne
göre; hâkimin özel hâlleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine
karar vereceği tutar adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı, aslında ne tazminat ne de
cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi,
kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine, zarara
uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç
edindiğinden, tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O hâlde bu tazminatın sınırı, onun
amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut durumda elde edilmek istenilen
tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Manevi tazminat, duyulan elem ve ızdırabın kısmen ve imkân nispetinde iadesini
amaçladığından hâkim, Medeni Kanunun 4. maddesi gereğince hak ve nezafete göre takdir
hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.” .”(2015/2672 E. 2019/291
K.)
İş kazalarında Yetkili ve Görevli Mahkeme
İş kazası neticesinde açılacak olan maddi ve manevi tazminat davalarında görevli mahkeme İş
Mahkemesidir.
Zarar gören işçinin yerleşim yeri mahkemesi, iş kazasının gerçekleştiği yer mahkemesi, davalı
işverenin yerleşim yeri mahkemesi, davalı birden fazla ise davalılardan birinin yerleşim yeri
mahkemesi, işin veya işlemin gerçekleştiği yer mahkemesinde yetkili mahkemedir.
NOT: Tarafımız sormak istediğiniz hususları Avukata Sor kısmımızdan sorabilirsiniz. Karal Hukuk Bürosu olarak İstanbul Büyükçekmece merkezli ofisimizde alanında uzman kadromuz ile sizlere hizmet vermekteyiz. İletişime geçmek için Karal Hukuk Bürosunun iletişim sayfasını kontrol edebilirsiniz.
YAZAR
Stj. Av. Betül KUTLUCA