Tanıklık, delil çeşitlerinden beyan delili niteliğini haizdir. Ceza yargılamasında tanığın görgüsüne ve bilgisine başvurarak maddi gerçekliğin ortaya çıkarılması hedeflenmektedir. Gizli tanıklık, vasıtasızlık ve yüzyüzelik ilkesinin istisnasını oluşturmaktadır.
Hangi durumlarda gizli tanık deliline başvurulmaktadır?
Bu husus CMK’nın 58. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre bir tanığın, gizli tanıklık edebilmesi için:
1- Bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmiş bir suç bulunmalıdır. Örgütün hangi amaçla kurulduğunun bir önemi yoktur. CMK’da örgüt suçları kapsamında işlenen suçlar bakımından bir ceza sınırlaması getirilmemiştir ancak Tanık Koruma Kanunu’nda bunun sınırları belirlenmiştir.
a) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda ve ceza hükmü içeren özel kanunlarda yer alan ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve alt sınırı on yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar.
b) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen alt sınırı iki yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar ile terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar.
2- Tanığın mahkeme ve taraflar huzurunda dinlenilmesi, tanık bakımından ağır tehlikeye neden olmalıdır.
Burada “ağır tehlike” deyiminden neyin kastedildiği önemlidir. Ağır tehlike hali, tanık tarafından algılanan kişisel korku ve endişelerden ziyade yetkili makam tarafından değerlendirilip ağır tehlike oluşturabileceğine kanaat getirilen somut durumlardır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, kişisel ve genel korkuları tanığın gizli dinlenilmesi için yeterli görmemiştir.(Al-Khawaja ve Tahery/İNGİLTERE -AİHM Büyük Dairesi Kararı.)
Ağır tehlikenin varlığının tespiti soruşturma aşamasında savcının, kovuşturma aşamasında ise mahkemenin görevidir. Soruşturma evresinde tanığın kimliğinin gizli tutulabilmesi için tanık doğrudan Cumhuriyet Savcısı tarafından dinlenilmeli, kolluğun tanığı dinlemesi önlenilmelidir.
Gizli tanığın dinlenilme usulü nasıldır?
Tanık dinlenilmeden önce kimlik bilgilerine ilişkin tespit yapılır. Tanığa takma bir isim verilerek soruşturma ve kovuşturma evresinde gerçek kimlik bilgilerinin öğrenilmesi engellenir. Tanığın gerçek kimlik bilgilerinin ve takma isminin yer aldığı tutanak dava dosyasında yer almaz. Bu tutanak değişik iş numarası verilerek kayıt altına alınır ve bu kaydın güvenliği sağlanır. Tanığa ait bilgileri korumak soruşturma evresinde savcının, kovuşturmada ise mahkemenin görevidir. Tanığın korunmasına ilişkin zorunluluk ortadan kalkmadığı müddetçe bu tutanak dosyada yer alamaz. Aksi durumda cezai yaptırımı söz konusudur.
Gizli tanık, taraflar hazır bulunmaksızın dinlenebileceği gibi kişisel bilgileri gizlenerek (sesinin değiştirilmesi, yüzünün gizlenmesi ve başkaca gerekli önlemler alınarak) SEGBİS üzerinden duruşmaya katılarak da dinlenebilir. İlk yöntem ceza yargılamasının temel ilkelerinden olan yüz yüzelik ilkesine aykırılık teşkil ederek şüphelinin veya sanığın savunma hakkına zarar verebilirken ikinci yöntem bunun önüne geçmek açısından ve maddi gerçeğin açığa çıkarılması açısından daha sağlıklı bir yöntemdir. Zira ikinci yöntemin kullanılması durumunda taraflara soru sorma hakkı tanındığı için AİHS m.6/3-d hükmünde öngörülen adil yargılama hakkına da riayet edilmiş olacaktır.
Gizli tanığın taraflar hazır bulunmaksızın dinlenilmesinin olumsuz tarafları nelerdir?
Ceza yargılamasında esas olan yüzyüzelik ilkesi ve silahların eşitliği ilkesi gereği savunma ve iddia makamının mahkeme huzurunda eş zamanlı olarak dinlenilmesidir. Ancak bunun mümkün olmadığı durumlarda savunma hakkına üstünlük tanınarak ilgili kanunlarda bazı düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemelerden ilki CMK m.58/3’teki “soru sorma hakkı bulunanların soru sorma hakkı saklıdır.” ibaresidir. Ayrıca Tanık Koruma Kanunu’na göre yalnız gizli tanığın beyanı esas alınarak mahkumiyete ilişkin bir kararın verilemeyeceği ve savunma hakkının kısıtlanamayacağı hüküm altına alınmıştır. Bu kapsamda mahkumiyete ilişkin bir karar verilebilmesi için bu başkaca delillerin varlığı da ön görülmüştür.
Anayasa Mahkemesi’nin gizli tanık ve savunma hakkının ihlaline ilişkin pek çok kararı mevcuttur.
“V. İNCELEME VE GEREKÇE
…
61. Anayasa Mahkemesi, somut norm denetimi kapsamında AİHM kararlarına da atıfta bulunmak suretiyle verdiği bir kararında; muhakemenin bir bütün olarak adil olması şartıyla sanıktan gelecek haksız müdahalelerden korunması için yeterli sebep mevcutsa tanığın kimliğinin gizli tutulmasının mümkün olabileceğini, açık celse dışında verilen bu tarz ifadelerin ancak savunma için tanığın ve ifadesinin inanılırlığını ve güvenilirliğini sorgulama fırsatını teminat altına alan telafi edici önlemlerin sağlanması gerektiğini, savunma hakkı üzerindeki kısıtlamaların asgaride tutulmuş olması ve bu kısıtlamaların tanığın korunmasını sağlamak için lüzumlu olması gerektiğini, sanığın çıkarlarının ona karşı ifade veren tanığın çıkarlarıyla dengelenmesinin zorunlu olduğunu belirtmiştir (AYM, E.2008/12, K.2011/104, 16/6/2011).
62. Bu durumda ilk olarak tanığın kimliğini gizlemek için makul gerekçelerin olup olmadığının ve ikinci olarak gizli tanık ifadesinin verilecek hükmün dayandığı tek veya belirleyici temel olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Gizli tanık beyanının mahkeme kararının dayandığı belirleyici delil olduğu bu şekilde tespit edildikten sonra üçüncü olarak savunma tarafına dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği de belirlenmelidir. Hükmün büyük ölçüde veya yalnızca gizli tanığın ifadesine dayanması durumunda yargılama detaylı incelemelere tabi tutulmalıdır. Eğer sanık veya müdafii tarafından güvenilirliğinin ve doğruluğunun saptanması amacıyla sorgulanmamış tanık delili, mahkeme kararının dayandığı esas veya belirleyici delil ise ve dengeleyici güvenceler sağlayan bir usul öngörülmemiş ise adil yargılanma hakkının ihlali söz konusu olabilecektir (Baran Karadağ, §§ 68, 72
VI. HÜKÜM
Adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,”
NOT: Tarafımız sormak istediğiniz hususları Avukata Sor kısmımızdan sorabilirsiniz. Karal Hukuk Bürosu olarak İstanbul Büyükçekmece merkezli ofisimizde alanında uzman kadromuz ile sizlere hizmet vermekteyiz. İletişime geçmek için Karal Hukuk Bürosunun iletişim sayfasını kontrol edebilirsiniz.
KAYNAKÇA
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/398135
https://sen.av.tr/tr/makale/Gizli-Tan%C4%B1%C4%9F%C4%B1n-Dinlenmesi-Prosed%C3%BCr%C3%BC-ve-Delil-Kuvveti
http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2005-60-169