Çocukların yargılama sürecine ilişkin uluslararası alanda pek çok düzenleme yapılmıştır.
- Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi
- Çocuk Haklarının Uygulanmasına Dair Avrupa Sözleşmesi
- Çocuk Satışı, Çocuk Fahişeliği ve Çocuk Pornografisi İle İlgili Ek Protokol
- Pekin Kuralları (Beijing Kuralları)
- Havana Kuralları
- Riyad İlkeleri
Başlıca uluslararası düzenlemelerdir. Bu düzenlemeler ülkemiz de dahil olmak üzere pekçok ülke tarafından kabul edilmiş düzenlemeler ve ilkelerdir. Ayrıca bu ilkeler hiyerarşik olarak ülkelerin iç hukukundaki aynı alandaki düzenlemelerin üzerinde yer alarak çocuğun adil yargılanma hakkının da korunmasını sağlamaktadır.
Her ne kadar uluslararası düzenlemeler hiyerarşik anlamda çocuğun yargılanması bağlamında hiyerarşik önceliği olan kurallar bütünü olsa da öncelikle iç hukukumuzda ne tür düzenlemeler var bu makalemizde buna değineceğiz.
Suça Sürüklenen Çocuk Ne Demektir?
Öncelikle ceza hukuku bağlamımda çocuk kavramının ne anlama geldiğine bakmak gerekiyor. Bu husus TCK m.6/1-b ve Çocukları Koruma Kanunu m.3/1-a’da düzenlenmiştir. İlgili kanun hükümlerine göre ne suretle ergin olduğunun önemi olmaksızın 18 yaşını doldurmamış kişiler çocuk olarak kabul edilirler. Yaş unsuru kusur yeteneğini ve azaltan veya ortadan kaldıran bir unsurdur ve bu nedenle çocuğa verilecek cezanın sınırını belirleyen bir husustur. Çocukların yargılanması kusur yeteneğini etkilen yaş faktörü nedeniyle yetişkin bir bireyin yargılanmasının gerektirdiği koşullarla aynı olmaması gerektiği gibi aynı koşullarda yargılamak ise AİHS m.6 da yer alan adil yargılanma hakkının da ihlali anlamına gelmektedir. Tüm bu hususlar göz önünde bulundurularak erişkin bireylerden ayrı bir yargılama sürecine tabi olan ve korumacı yaklaşım çerçevesinde yargılanan çocuklara suça sürüklenen çocuk denilmektedir. Çocuk Koruma Kanunun 3. Maddesine göre; suça sürüklenen çocuk, “kanunda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen çocuktur.”
Çocukların Cezai Sorumlulukları
Kusur yeteneği, failin işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirebilme yeteneğidir. Yaş küçüklüğünün kusur yeteneğini azalttığına veya tümüyle kaldırdığına değinmiş idik. Bu kapsamda çocukların cezai sorumluluğu TCK’nın 31,32 ve 33. Maddelerinde düzenlenmiştir. Bu maddelere göre yaş küçüklüğü hali 3 grupta tasnif edilmiş ve her yaş grubunun kusur yeteneği ve buna bağlı olarak da cezai sorumluluğu düzenlenmiştir.
0-12 YAŞ Grubundaki Çocukların Cezai Sorumluluğu (TCK m.31/1)
TCK m.31/1:(1) Fiili işlediği sırada on iki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu kişiler hakkında, ceza kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.
0-12 yaş grubunda bulunan çocuklar için yaş faktörü kusurlarını tamamıyla ortadan kaldıran ve cezalandırılmalarına engel olan bir durumdur. Bu yaş aralığındaki çocuklar hakkında ceza kovuşturması yapılamaz. Çocuğun bu yaş aralığında olması durumunda mahkemenin suça sürüklenen çocuğun kusurunun bulunmaması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığı kararı vermesi gerekmektedir ancak bu çocuklar hakkında çocuklara özgü olan güvenlik tedbirlerine hükmedilebilir. Bu güvenlik tedbirlerinin neler olduğu ÇKK m.56 da “(1) Çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinin neler olduğu ve ne suretle uygulanacakları ilgili kanunda gösterilir. Denilmek suretiyle ÇKK m.5’e atıfta bulunularak gösterilmiştir. ÇKK m.5’e göre: “Madde 5- (1) Koruyucu ve destekleyici tedbirler, çocuğun öncelikle kendi aile ortamında korunmasını sağlamaya yönelik danışmanlık, eğitim, bakım, sağlık ve barınma konularında alınacak tedbirlerdir. “
12-15 Yaş Aralığındaki Çocukların Cezai Sorumluluğu (TCK m.31/2)
TCK m.31/2:”(2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/5 md.) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Kanun maddesinin lafzından da anlaşıldığı üzere bu yaş grubundaki çocuklara suç isnat edebilmek için çocuğun işlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılayabilmesi veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmesi gerekmektedir. Aksi taktirde çocuğun cezai sorumluluğu yoktur. Ancak bu çocuklar hakkında da 0-12 yaş aralığındaki çocuklar gibi güvenlik tedbirlerine hükmedilebilir.
Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 20. Maddesine göre bu yaş aralığındaki çocukların cezai sorumluluğunun tespit edilebilmesi için kusur yeteneğinin tespitine ilişkin adli rapor ve Sosyal İnceleme Raporu (ÇKK m.35) alınması zorunluluğu getirilmiştir.
Sosyal inceleme talebi, yaptırılması ve değerlendirilmesi:
MADDE 20 (2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını bitirmiş onbeş yaşını doldurmamış bulunan çocuklar ile onbeş yaşını doldurmuş ancak onsekiz yaşını doldurmamış sağır ve dilsizlerin işledikleri fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından sosyal inceleme yaptırılması zorunludur.
(3) Fiili işlediği sırada oniki yaşını bitirmiş onbeş yaşını doldurmamış bulunan çocuklar ile onbeş yaşını doldurmuş ancak onsekiz yaşını doldurmamış sağır ve dilsizlerin işledikleri fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığını takdir yetkisi münhasıran mahkemeye aittir. Sosyal incelemeyi yapan bilirkişi, çocuğun içinde bulunduğu aile ortamı, sosyal çevre koşulları, gördüğü eğitim, fiziksel ve ruhsal gelişimi hakkında bir rapor düzenler. Hâkim, bu yaş grubuna giren çocuğun kusur yeteneğinin olup olmadığını takdir ederken, görevlendirdiği bilirkişinin hazırlamış bulunduğu raporda yer verilen gözlem, tespit ve değerlendirmeleri göz önünde Bulundurur.
Çocuk hakkında düzenlenen adli rapor ve sosyal inceleme raporu arasında çelişki olması durumunda bu çelişkinin giderilmesi adına adli tıp kurumundan rapor alınması veyahut tam teşeküllü ruh sağlığı ve hastalıkları hastanesinden alınacak rapor ile çelişkinin giderilmesi gerekmektedir. Yargıtay ceza dairelerinin kararları bu yöndedir.
“2- Suç tarihinde 12 yaşını tamamlamış olup 15 yaşını doldurmamış olan suça sürüklenen çocuk … hakkında Elazığ Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesince düzenlenen 15/06/2015 tarihli raporda; suça sürüklenen çocuğun işlediği iddia edilen suçlara ilişkin olarak fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını yeterince algıladığı ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince geliştiğine dair görüş bildirildiği, aynı hastanenin zeka ölçeği değerlendirme raporunda suça sürüklenen çocuğun hafif düzeyde mental reterdasyon ile uyumlu olduğunun belirtildiği, dosya içerisine alınan 02/05/2016 tarihli sosyal inceleme raporunda ise; suça sürüklenen çocuğun işlediği iddia edilen eylemin suç olduğunu bildiği ve hukuki anlam ve sonuçlarının farkında olduğu belirtilmekle beraber, davranımlarını tek başına yönlendirme yeteneğinin gelişmemiş olduğu izlenimi edinildiğinden bahsedildiğinin anlaşılması karşısında; raporlar arasında oluşan çelişkinin giderilmesi bakımından; suça sürüklenen çocuğun 14/06/2015 tarihinde işlediği iddia olunan yargılamaya konu hırsızlık suçu ile ilgili olarak işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalıp azalmadığı konusunda Adli Tıp Kurumunun ilgili ihtisas kurulundan ya da tam teşekküllü Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanelerinden heyet raporu aldırılıp sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 26/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi”(YARGITAY 2.Ceza Dairesi Esas: 2021/ 16712 Karar: 2021 / 17598 Karar Tarihi: 26.10.2021)
12-15 yaş aralığındaki çocukların işledikleri suç bakımından ceza ehliyetinin varlığının tespit edilmesi halinde verilecek olan ceza yetişkin bir kimseye verilecek cezaya nazaran daha az olacaktır zira
TCK m.31:(2) …”işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz.
15-18 Yaş Aralığındaki Çocukların Cezai Sorumluluğu( TCK m.31/3)
TCK m.31/3:(3) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/5 md.) Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde onsekiz yıldan yirmidört yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası oniki yıldan fazla olamaz.
Her ne kadar bu yaş aralığındaki çocukların işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya davranışını yönlendirme yeteneğinin diğer yaş gruplarına göre daha fazla geliştiği kabul edilse de bu yaş grubundaki kimseler de hala çocuk durumdadır. Bu sebeple tam manasıyla kusur yeteneklerinin ve buna bağlı olarak ceza ehliyetlerinin yetişkin kimseler kadar tam olmadığı kabul edilir. Bu nedenden ötürü de bu yaş grubundaki çocuklar hakkında verilecek cezalarda indirime gidilecektir.
Bu yaş grubuna ilişkin kusur tespiti ve ceza ehliyeti bakımından adli rapor alınması zorunluluğu olmakla birlikte sosyal inceleme raporunun alınmamasına ilişkin nedenin mahkeme veya çocuk hakimi tarafından kararda gösterilmesi gerekmektedir.
Sağır ve Dilsiz Çocukların Cezai Sorumluluğu( TCK m.33)
Bu yaş grubundaki çocukların yargılaması ve ceza sorumluluğuna ilişkin TCK m.33’te özel bir düzenleme mevcuttur. Bu düzenlemeden yola çıkarak; 0-15 yaş aralığındaki sağır ve dilsiz çocukların, TCK m.31/1’e göre 0-12 yaş aralığındaki çocuklara uygulanan hükümlere, 15-18 yaşındaki ağır ve dilsiz çocukların TCK m:31/2’ye göre 12-15 yaş aralığındaki çocuklara uygulanan hükümlere, 18-21 yaşındaki sağır ve dilsiz çocukların, TCK m.31/3’e göre 15-18 yaş aralığındaki çocuklara uygulanan hükümlere tabi olduğu görülecektir.
Çocuklar Hakkında Yakalama ve Tutuklama Kararı
Çocuklar hakkında yakalama ve tutuklama hususu; Çocuk Koruma Kanunu’nun 21. maddesinde ve Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade alma Yönetmeliği’nin 19. Maddesinde düzenlenmiştir.
ÇKK m.21: (1) Onbeş yaşını doldurmamış çocuklar hakkında üst sınırı beş yılı aşmayan hapis cezasını gerektiren fiillerinden dolayı tutuklama kararı verilemez.
YGAİY m.19: Çocuklar bakımından yakalama ve ifade alma yetkileri aşağıdaki şekilde sınırlandırılmıştır:
A) Fiili işlediği zaman oniki yaşını doldurmamış olanlar ile onbeş yaşını doldurmamış sağır ve dilsizler;
1) Suç nedeni ile yakalanamaz ve hiçbir suretle suç tespitinde kullanılamaz.
2) Kimlik ve suç tespiti amacı ile yakalama yapılabilir. Kimlik tespitinden hemen sonra serbest bırakılır. Tespit edilen kimlik ve suç, mahkeme başkanı veya hâkimi tarafından tedbir kararı alınmasına esas olmak üzere derhâl Cumhuriyet başsavcılığına bildirilir.
B) Oniki yaşını doldurmuş, ancak onsekiz yaşını doldurmamış olanlar suç sebebi ile yakalanabilirler. Bu çocuklar, yakınları ile müdafiye haber verilerek derhâl Cumhuriyet başsavcılığına sevk edilirler; bunlarla ilgili soruşturma Cumhuriyet başsavcısı veya görevlendireceği Cumhuriyet savcısı tarafından bizzat yapılır ve aşağıdaki hükümlere göre yürütülür:
1) Çocuğun gözaltına alındığı ana-baba veya vasisine bildirilir.
2) Kendi talebi olmasa bile müdafiden yararlandırılır, ana-baba veya vasisi müdafi seçebilir.
3) Müdafi hazır bulundurulmak şartı ile şüpheli çocuğun ifadesi alınır.
4)Kendisinin yararına aykırı olduğu saptanmadığı veya kanunî bir engel bulunmadığı durumlarda ana-babası veya vasisi ifade alınırken hazır bulunabilir.
5)Yetişkinlerden ayrı yerlerde tutulur.
6) 2253 sayılı Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunda yazılı suçlar büyüklerle beraber işlendiği takdirde soruşturma evresinde çocuklarla ilgili evrak ayrılır, soruşturmaları ayrı ayrı yürütülür.
7) Çocukların kimlikleri ve eylemleri mutlaka gizli tutulur.
8) Suçun mağduru çocuksa, bunlara karşı işlenen suçüstü hâllerinde, kovuşturulması suçtan zarar gören kimsenin şikâyetine bağlı olan fiillerde şüphelinin yakalanması ve soruşturma yapılması için şikâyet şartı aranmaz.
9) Çocuklarla ilgili işlemler mümkün olduğu ölçüde sivil kıyafetli görevliler tarafından yerine getirilir.
10) Çocuklara kelepçe ve benzeri aletler takılamaz. Ancak, zorunlu hâllerde çocuğun kaçmasını, kendisinin veya başkalarının hayat veya beden bütünlükleri bakımından doğabilecek tehlikeleri önlemek için kolluk tarafından gerekli önlemler alınır.
Çocukların Müdaafi Hakkı
CMK m.150:“(1) Şüpheli veya sanıktan kendisine bir müdafi seçmesi istenir. Şüpheli veya sanık, müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, istemi halinde bir müdafi görevlendirilir.
(2) Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.”
CMK m.234:“(2) Mağdur, onsekiz yaşını doldurmamış, sağır veya dilsiz ya da meramını ifade edemeyecek derecede malûl olur ve bir vekili de bulunmazsa, istemi aranmaksızın bir vekil görevlendirilir.”
Burada dikkat edilmesi gereken husus mağdur/ SSÇ ayrımına gitmeden her çocuk için müdafi atanmasının kanunen zorunlu olmasıdır.
Çocuklarla Yetişkinlerin İştirak Halinde Suç İşlemesi Durumunda
Çocuklarla yetişkinler bir suça iştirak ederek bu suçu gerçekleştirseler dahi soruşturma ve kovuşturmaları ayrı yürütülür. Mahkeme çocuk hakkında vereceği hükmü, genel mahkemede yargılanan yetişkin hakkında verilecek hükmün açıklanmasına kadar bekletebilir. Ayrıca mahkeme çocuk hakkında yürütülen yargılama ile yetişkin birey hakkındaki yargılamayı genel mahkemede birleştirebilir. Ancak bu durumda dahi genel mahkemede çocuk hakkında yürütülen yargılama için çocuklara uygulanan usule göre yargılama yürütülür. (ÇKK m.17)
Çocuğun Mahkum Olduğu Cezanın; Adli Para Cezasına Çevrilmesi, Ertelenmesi, Ceza Hakkında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması ve Tekerrür
Suça sürüklenen çocuk hakkında verilecek bir mahkumiyet kararı adli para cezasına çevrilebilir. Bu duruma ilişkin müeyyideler TCK m.50/3 ve 5275 sayılı Ceza İnfaz Kanunu m.106/4’te yer almaktadır. Buna göre 18 yaşını doldurmamış olan tüm yaş grubundaki çocuklar hakkında bir yıl veya daha az süreli verilen hapis cezaları adli para cezasına çevrilmek zorundadır. Bu çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi durumunda hapis cezasına hükmedilemez ancak bu paranın tahsili için diğer kamu alacaklarının tahsiline ilişkin uygulanan usul geçerlidir.
Çocuklar hakkında verilecek olan 3 yıl ve daha az süreli hapis cezalarının infazı TCK m.51 hükmü gereğince 3 yıl süreyle ertelenebilir. CMK m. 171, ÇKK m.19 hükümleri gereğince ise 15 yaşını doldurmamış çocuklar için belirtilen cezanın üst sınırı 5 yıl olarak uygulanır. Böylece kusur yeteneği tam olarak gelişmeyen yaş grubu açısından korumacı bir yaklaşım sergilenmiştir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını düzenleyen CMK m.231/5’e göre “(5) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl(2) veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
Çocuklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması usulü yukarıda yer alan kanun hükmünün yanı sıra ÇKK m.23 gözetilerek uygulanır. Bu maddeye göre CMK m.231/5’teki şartların gerçekleşmesi durumunda yetişkinler için 5 yıl olan denetim süresi çocuklarda 3 yıl olarak uygulanır.
Çocukların Yargılanması Süresince Gizlilik
Çocuk hakkında yürütülen yargılamanın gizli olmasını nedeni öncelikle ÇKK m.4’te düzenlenen “Çocuğun yaşama, gelişme, korunma ve katılım haklarının güvence altına alınması, Çocuğun yarar ve esenliğinin gözetilmesi,” ilkelerinden ileri gelmektedir. Bu kapsamda gerek ÇKK gerek CMK gerekse Basın Kanunu ve başkaca ilgili kanunlarda düzenlemeler yapılmıştır.
CMK m.182/2: Genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, duruşmanın bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına mahkemece karar verilebilir.
CMK m.185: Sanık, onsekiz yaşını doldurmamış ise duruşma kapalı yapılır; hüküm de kapalı duruşmada açıklanır.
Basın Kanunu m.21/c: Onsekiz yaşından küçük olan suç faili veya mağdurlarının,
Kimliklerini açıklayacak ya da tanınmalarına yol açacak şekilde yayın yapanlar birmilyar liradan yirmimilyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır. Bu ceza bölgesel süreli yayınlarda ikimilyar liradan, yaygın süreli yayınlarda onmilyar liradan az olamaz.
Adli Sicil Kanunu m.10/3: Onsekiz yaşından küçüklerle ilgili adlî sicil ve arşiv kayıtları; ancak soruşturma ve kovuşturma kapsamında değerlendirilmek üzere Cumhuriyet başsavcılıkları, hâkim veya mahkemelerce istenebilir.
NOT: Tarafımız sormak istediğiniz hususları Avukata Sor kısmımızdan sorabilirsiniz. Karal Hukuk Bürosu olarak İstanbul Büyükçekmece merkezli ofisimizde alanında uzman kadromuz ile sizlere hizmet vermekteyiz. İletişime geçmek için Karal Hukuk Bürosunun iletişim sayfasını kontrol edebilirsiniz.