İş kazası, işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya
vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olaydır. Bu tanımın yanı sıra
WHO, ILO gibi kuruluşların da çeşitli iş kazası tanımları bulunmaktadır. Birden fazla tanımı
olan iş kazasının hukuki açıdan önem arz eden tanımı ise 5510 Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunun 13. Maddesinde yer almaktadır.
Basın iş çalışanlarının haklarını düzenleyen Basın İş Kanunu; Türkiye’de yayınlanan gazete ve mevkutelerle haber ve fotoğraf ajanslarında her türlü fikir ve sanat işlerinde çalışan ve İş Kanunundaki “işçi” tarifi şümulü haricinde kalan kimselerle bunların işverenleri hakkında uygulanır.
Bu Kanunun şümulüne giren fikir ve sanat işlerinde ücret karşılığı çalışanlara gazeteci denir.
İşyeri bakımından 30 veya daha fazla işçinin çalışıyor olması, işçi bakımından ise en az altı aylık kıdeminin olması ve belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalışıyor olması şartları mevcutsa bu iş ilişkisi iş güvencesi kapsamındadır. Yeraltı işlerinde çalışan işçilerde ise kıdem şartı aranmayacaktır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesiyle, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda yer almayan yeni bir dava türü olarak belirsiz alacak ve tespit davası kabul edilmiştir. 6100 sayılı Kanun’un 107. maddesine göre,
“(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.