İş kazası, işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya
vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olaydır. Bu tanımın yanı sıra
WHO, ILO gibi kuruluşların da çeşitli iş kazası tanımları bulunmaktadır. Birden fazla tanımı
olan iş kazasının hukuki açıdan önem arz eden tanımı ise 5510 Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunun 13. Maddesinde yer almaktadır.
Çocuk teslimi, geçmişten günümüze pek çok noktada eleştirilen bir konu olmuştur. Zira çocuk teslimine ilişkin düzenlemeler İcra İflas Kanunu’nda yer almakta olup çocuğun metalaştırılması söz konusudur. Gerek iç hukuk düzenine gerekse uluslararası düzenlemelerde ve benimsenen ilkelerle taban tabana zıt bir uygulamadır.
Öncelikle ceza hukuku bağlamımda çocuk kavramının ne anlama geldiğine bakmak gerekiyor. Bu husus TCK m.6/1-b ve Çocukları Koruma Kanunu m.3/1-a’da düzenlenmiştir. İlgili kanun hükümlerine göre ne suretle ergin olduğunun önemi olmaksızın 18 yaşını doldurmamış kişiler çocuk olarak kabul edilirler. Yaş unsuru kusur yeteneğini ve azaltan veya ortadan kaldıran bir unsurdur ve bu nedenle çocuğa verilecek cezanın sınırını belirleyen bir husustur.
Tanıklık, delil çeşitlerinden beyan delili niteliğini haizdir. Ceza yargılamasında tanığın görgüsüne ve bilgisine başvurarak maddi gerçekliğin ortaya çıkarılması hedeflenmektedir. Gizli tanıklık, vasıtasızlık ve yüzyüzelik ilkesinin…
Avukatlık mesleğini icra edenlerin yaptığı meslek her ne kadar kamu hizmeti sayılsa da avukatlar tam manasıyla kamu görevlisi sayılmazlar. Avukatların kamu görevlisi sayılmaları hususu avukatların cezai sorumluluğu ve avukata karşı işlenen suçlardaki cezai sorumlulukta önem arz eder.
Avukatlar Ceza Kanunu dışındaki diğer mevzuatlarda “kamu görevlisi” olarak nitelendirilmezler. İdare hukuku esaslarına bakıldığında avukatlık mesleği bağımsız olarak yürütülen serbest bir meslektir. Zira bu hususu Avukatlık Kanunu’nun avukatın mahiyetini düzenleyen 1. Maddesi de açık bir biçimde düzenlemiştir
Şahsi cezasızlık sebepleri suç işlendiği anda var olan sebeplerdir, bu sebepler failin cezalandırılmasına engel olan şahsa bağlı sebeplerdir. Yapılan fiille, suçun maddi ve manevi unsurları tamamlanmış, suç vücut bulmuş, ancak fiili icra eden şahıstan kaynaklanan nedenlerden ötürü suç cezalandırılamaz. Şahsi cezasızlık halinin varlığı durumunda hakim, cezada indirim yapma ve ceza vermekten vazgeçme taktir yetkisine sahiptir. Şahsi cezasızlık hali kanunumuzda tek bir maddede düzenlenmiş olmayıp, kanunun farklı maddelerinde düzenlenmiştir.
Kara paranın aklanması suçu, diğer bir deyiş ile suç gelirlerinin aklanması suçu tanım olarak, hukuka aykırı yollardan kazanılmış olan gelirlerin değerini mümkün olduğunca koruyarak, yetkililerin dikkatini çekmeyecek ve kullanılabilirliğini arttıracak şekilde düzenleyerek veya hukuka uygun hale getirerek, başka varlıklara dönüştürülmesi işlemidir.
yöneticilerden oluşan yönetim kurulunun yönetim ve temsil ödevini gereği gibi ve sadakatle yerine getirmediği durumlarda sorumluluk davası ile karşılaşma ihtimali söz konusu olabilecektir. Konu ile ilgili olan sorumluluk halleri ise, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. maddesinde düzenlenen sorumluluk hükümleri ile Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde 2. fıkrasında hükümlerinde düzenlenen sorumluluk halleridir. İlgili yasal düzenlemeler incelendiğinde, anonim şirketin yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun yalnızca vergi alacağı bakımından değil aynı zamanda vergiye bağlı alacaklar da dahil olmak üzere bütün amme alacaklarını içine alan geniş bir sorumluluk hali olduğu görülmektedir.
Özel hastaneler Türk Borçlar Kanunu ve Türk Medeni Kanunu gibi genel mevzuatın yanı sıra pek çok özel mevzuat çerçevesinde de düzenlenmiştir. Bunlar; HHK, HHY, ÖHK, ÖHK, ÖHY, TŞS, TİHK ve Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi, Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkındaki Yönetmeliktir. Yukarıdaki yazılı kanun ve yönetmeliklere uyarınca pek çok özel hastane açılmıştır.
Kuzey Marmara Otoyolu gibi özel işletmelere ait olan otoyollarının ağır ihmalinden kaynaklanan zararlardan dolayı zarara uğrayan vatandaş, işletmeye karşı ve/veya sorumluluğu olan Karayollarına karşı maddi ve manevi tazminat davası açabilir ve zararının karşılanmasını talep edebilir.